Meselenin Sünni İslam'ın yaşam alanın daraltılması, Orta Doğu'nun Şiileştirilmesi olduğu açıkken başka arayışlar içinde olmak havanda su dövmektir. Orta Doğu'da yürütülen politikanın kime yaradığına bir bakalım: İran hiç olamayacağı Libya'ya uzanmış, kavgalı olduğu Irak'a sahip olmuş, çok az miktarda Şii ile yönettiği Suriye'de toprak ve nüfuz alanını genişletmiştir. Bu kadar mı? Tabii ki hayır! Irak, Suriye, Sanal Mısır, Libya, Tunus, Fas çizgisini birlikte hareket ettiği azınlık Şiileri yönetime ortak etmesi veya doğrudan yönettirmesi ile orağın iç çizgisini oluştururken, Kuveyt, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri,Amman, Yemen, Etiyopya, Sudan, Çad üzerinde oluşturacağı hat ile de orağın dış çizgisini oluşturmayı planlamaktadır. Bu kime mi yarar? Tabii ki Rusya'nın uşağı olan Şah yönetiminden kurtararak Hümeyni'ye devrim yaptıran Amerika'ya yarar. Bu devasa bir şii kontrol alanıdır. Biliyorum saydığım bazı yerlerde Şii nüfus çok az diyenler çıkacak. Fakat O ülkelerdeki Amerika etkisini unutmamalarını %74'ü Sünni olan Suriye'yi kaç on yıldır Şiilerin yönettiğine bakmalarını salık veririm. Bu arada parlatılan Barzani'ye yapılan fren de Sünni olmasından başka bir şey değildir. Tabbi buna Türkiye'nin kullanıldıktan sonra Büyük Orta Doğu Projesinden çıkarılışını da buna ilave edebiliriz.
Ha, bu arada! İran'ın Kudüs sevdası bu alanı Amerika'nın kontrolüne verebilmek için uydurduğu koca bir yalandır. İran hiçbir zaman Kudüs için savaşmamıştır. Hizbullah ile yaptığı yalandan savaşlara da kanmayın. Bunların hepsi Amerika(İNgiliz)-İran-İsrail oynaşmasının cilveleridir.
Bu cilvelere kanan bizim dostların İran seviciliği de buradan kaynaklanmaktadır. Zaten bu oynaşmaların amacı da bu olduğu için amaçlanan gerçekleşmiş demektir. Elbette Şii-Sünni çatışması Batıl'ın ekmeğine yağ sürer. Bu bizim hiçbir zaman istemediğimiz bir şeydir. Fakat Bahsi geçen yerlerin kontrolünün Amerika-Şii kontrolünde olması zaten gelecek çıkacak bir Şii-Sünni savaşının da altyapı çalışmasıdır. Yani şimdi mücadele mi edelim bununla, yoksa gelecekte devasa bir güç ile savaşalım mı? İkisi de olmasın diyenler tarlasını içten içe kendi tarlasına doğru genişleten uyanık komşuya nostaljik bir dostlukla bakanlar gibidir.
İlhan KURT