İlhan Kurt
       
 ---Şair Yazar---

ilhan kurt  ilhan kurt  ilhan kurt  ilhan kurt

KERBELA AĞITI 

Kan damlıyordu yazık, gecenin siyahına! ..

Korkunç bir ıslık, bir an parçaladı boşluğu.
Bir soğuk kahpe çelik, kesiverdi soluğu.

Aydınlattı geceyi bir çift göz çakmak çakmak.
Haykırıp şehadeti, kapandı iki dudak.

Bekaya kanat açtı; İslam’ın hırçın kuşu.
O gündü yiğitliğin yeryüzünden uçuşu.

O peygamber aşığı, dinin aslan neferi
Kulaçladı semayı; omuzlayıp Hayber’i

Anahtarsız kaldı il’m, elsiz kaldı Zülfikar.
Söküldü küfrün zinciri, yırtıldı hayadan zar.

Kan indi yüreklere, seven gözler nemli.
Düşman bayram yapıyor, Ehl-i Beyt’se elemli.

İhanet kokuyordu o gün Kûfe çölleri
İslam’ın güneşinin battığı o Kevser’den
Dolunay çıkıyordu ışık alıp o serden.

Biat sesleri sarstı Kûfe denen o şehri.
Yeniden coşuyordu imanın kutsal nehri.

Biat diye kalkan el; Hasan diyerek indi.
Çölleri aşan bu ses, Şam’ın bağrında dindi.

Haset atı şahlandı, köprü kuruldu kinden;
Ok uçları bilendi, kılıç çekildi kından.

Yürüdüler Kûfe’ye kırk bin baş, kırk bin kılıç.
Bu ne düşmanlık ya Rab, bu kabaran nasıl hınç?

O arsız çöl kumları, erimedi utansın!
Eksik olmasın güneşi, ateşe banıp yansın.

Ve Kûfe… yine biat… Yeniden sema delindi;
Muaviye sesleri semadan yere indi.

Deydi imanlı sine, ihanet hançerine;
Yığılıp kaldı Hasan, o an secde yerine.

Elmas lebin öptüğü yakuttan güzel gözler,
Okudu maveradan aşılmaz kutsal sözler:

“Mümin kanı haramdır, müminim diyenlere”;
Yaşasın o cehennem hadis çiğneyenlere.

Yaradan sevdalısı, dede aşığı yürek
Hüzünle “Kabul” dedi. “Kutsal kan akmasın tek.”

Yine de bitmedi kin, hain tuzak kuruldu;
Cude, zehir edilip masum kana sokuldu.

Hainin kanı güldü, bedeni ise gülizar;
Sönmüştü kalbindeki Hasan adlı büyük har!

Kan taşıyordu Fırat, Kerbela Çöllerinden.

Ölümü öldürdü mü ki, bu zalim bedenler;
Toprağa düşmem sanır, Cude’yi zeh’r edenler?

Düşecek dedi Yezid, ama daha çok erken;
Bu kılıç girmez kına, henüz Hüseyin varken.

Bu sesle kızgın sahra yarıldı şak diyerek;
Yezid, kuma kök saldı insanları yiyerek.

Hedefte son kervan Muhammed ocağından;
Eremesinler suya çöllerin sıcağından.

Çevirdi o kervanı, On bin kılıçlı ordu;
Bir başa üç yüz Yezid, kurtulmak artık zordu.

Ve son ferman okundu mekan Kerbela sürün;
Olmazlarsa reaya balık gibi öldürün!

“Hakk’a eğilen bir baş, Eğilir mi hiç kula.
Ölüm ne güzel şey, gidince baş bu yola! ”

Fırat, gözen kurusun; derelerin kesilsin.
Verme bir damlacık su, ama yok mu su sesin.

Nasıl, nasıl duymadın su diyen o feryadı?
Şimdi inile boşa, dilde Hüseyin adı!

Su bulamayan canlar, o gün imana kandı;
Onlardan tek miras, Fırat’a sinen kandı.

..:: Yorum Yaz! ::..
Ad Soyad*
Yorumunuz*
guvenlik-kodu
..:: YORUMLAR ::..
İlhan Kurt Şair & Yazar